Takıntı Hastalığı
- Uzman Psikolog Didem
- 7 Oca 2018
- 1 dakikada okunur

Halk arasında “takıntı hastalığı” olarak daha çok bilinen Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB), son zamanlarda çok sık görmeye başladığımız bir tür anksiyete (kaygı) bozukluğudur.
Zihinden atılamayan, tekrarlayan düşünceler ve bunların getirdiği kaygıyı azaltmak için geliştirilen davranışlar, bu rahatsızlığı bir kısır döngüye dönüştürür ve hastaların yaşamlarını oldukça kısıtlar.
Bu rahatsızlıkta iki temel unsur vardır. Bunlardan biri obsesyon dediğimiz zihni yoran, yinelenen, stres yaratan ve kontrol edilemeyen düşüncelerdir. Örneğin; mikrop bulaşmasından korkmak, başkalarına zarar vermekten ve hata yapmaktan korkmak, günahkar olmaktan korkmak, aşırı düzen ve simetri ihtiyacı hissetmek gibi düşünceler birer obsesyondur.
Bu istenmeyen düşünceler beraberinde bir huzursuzluğu getirir ve rahatsızlığın ikinci unsuru olan kompülsiyonların ortaya çıkmasına sebep olur. Kompülsiyonlar ise takıntılı düşüncelerin yarattığı kaygıyı azaltmak, onları akıldan uzaklaştırmak ve düşüncelerin yeniden gelmesini önlemek amacıyla geliştirilen ritüelleri olan davranışlardır. Tekrar tekrar yıkamak, bir şeyleri gereğinden fazla kontrol etmek, saymak, değeri olmayan şeyleri toplamak ve biriktirmek, belirli sözleri tekrarlamak (dualar gibi) davranışları ise birer kompülsif davranış örneğidir.
Bu davranışlar kaygıyı geçici olarak durdururlar; ancak tekrar obsesif düşünceler geldiğinde kişiler ritüelleri uygulama gereksinimini yeniden hissederler. Hastalar tüm bu düşüncelerin, davranışların anlamsız olduğunun her ne kadar farkında olsalar da kendilerine engel olamazlar.
Yapılan çalışmalar, bu rahatsızlığın hem biyojik kökenlerinin olabileceğini hem de çeşitli çevresel faktörlerin bunu tetikleyebileceğini göstermektedir.
Obsesif-kompülsif bozukluk ilaç tedavisi ve beraberinde psikoterapi desteği gerektiren bir hastalıktır. Kullanılan ilaçlarla birlikte kaygının kontrol altında kalması sağlanır.
Psikoterapilerle ise bu rahatsızlığı olanların kompülsif davranışlarını gerçekleştirmeden nasıl korkuları ile yüz yüze gelebilecekleri ve anksiyetelerini azaltabilecekleri doğrultusunda çalışmalar yapılır. Aynı zamanda terapilerde abartılmış ya da felaket olarak nitelendirilen düşüncelere de odaklanılır ve bunlar zamanla ortadan kaldırılmaya çalışılır.
Comentarios