- Uzman Psikolog Didem
- 29 Haz 2016
- 1 dakikada okunur
Son 1 yil icinde yasanan teror olaylariyla birlikte insanlarin guvenli alan algisinin zarar gordugunu soylemek yanlis bir gozlem olmaz heralde. Gun gectikce artan endise ve korku ile kliniklere basvuran danisanlarin sikayetlerinde benzerlikler gormek mumkun. Ozellikle son 1 yil icinde kliniklere kaygi bozukluklari sikayetleri ile basvuran danisanlarin sayisi ciddi oranda artti. Bunlara ornek vermek gerekirse bu olaylara bire bir maruz kalan veya taniklik eden kisilerde akut ya da travma sonrasi stres bozuklugu cok sik gorulmeye baslandi. Benzer sekilde bu haberleri televizyondan ya da internetten takip eden kisilerde de ikincil travma denilen benzer bir tablo yasandi. Bir diger yandan kisilerin artan kaygilari ve tehlike algisi onlarda yaygin anksiyete bozukluguna da sebep oldu diyebiliriz. Sadece kendileri icin degil; esi, dostu, cocuklari ve diger yakinlari icin de her an endise icinde olan ve baslarina her an kotu bir olay gelecekmis gibi tetikte yasayan insanlarin sayisi da artti ne yazik ki. Guvenli alan algisinin degismesi ve bu alanin daralmasi ile birlikte insanlarin korkulari artti ve bu korku gundelik yasantilarini etkiledi. Metro gibi kapali alanlarda bulunmak istememe, alisveris merkezleri gibi kalabalik ortamlardan kacinma ya da televizyon, internet gibi sosyal medyada insanlarin korkularini tetikledigini dusundukleri haberleri ve programlari izlemek istememe bunlardan sadece birkaci. Bu konuyla ilgili psikolojik destek almanin ciddi onem tasidigini soyleyebilirim. Uzerine calisilmayan kaygilar gun gectikce katlanarak depresyon, panik bozukluk gibi farkli rahatsizliklarla da eslik edebilir. Bu yuzden erken tani ve tedavi cok onemli.